DİN, İSLAM VE TOPLUMLAR

Allah'ın insanlara gönderdiği dinin temel amacı; Allah'ın hiçbir ihtiyacı olmadığı halde, insanlara kendisine ibadet adı altında çeşitli ritüeller yaptırarak kazanç sağlamak değil, iyi insan ve iyi toplum yaratmaktır. Din bu dünya içindir, her zaman bireysellikten toplumsallığa geçişi amaçlar. Aslında semavi olan ve olmayan bütün dinlerin temel amacı budur.

Eğer ortada etik kurallar, ahlak ve hukuk yoksa, bireysel istisnalar kaideyi bozmadan, din sadece riya ve ritüelden ibarettir ve bu şekilde de din denilen şey dinsizliğin ve kötülüğün ta kendisi olur.

Demek ki neymiş; öncelikle evrensel etik değerler, yerel ahlaki değerler ve hukukun üstünlüğü...

Din, topluma bu değerleri sağlamıyor ve yerleştiremiyorsa, o dinde, dindarlarında ve din adamlarında büyük sorun vardır. Dinden geçinen, menfaat sağlayan kişi ve kurumların, din üzerinden vatandaşın oyunu devşiren yapılarının insanlara enjekte ettiği şekilde, kişi sırf Müslüman olduğu için bu değerlere sahip olduğunu sanması ise, bugün yaşandığı gibi din adına dinsiz, cahil, ahlaksız ve adaletsizlik içinde, kaos ve anarşiyle yaşayan toplumlar oluşturur.

Aslında İslam'ın en büyük şansızlığı ve handikapı, etik, ahlaki ve hukuki değerleri kıt olan Arap toplumuna öncelikle indirilmiş olmasıdır. İslam, Arapları pek düzeltemedi ama Araplar İslam’ı yozlaştırmayı başardılar. Gerçi daha önce indirilen diğer dinler de düzeltememişti Arapları...

Esasında etik, ahlaki ve hukuki değeri olan Türkler gibi toplumlar da, gerçek İslam yerine bu Araplaşarak yozlaşmış İslam’la hemhal olduklarında, mevcut değerlerini de aşındırıp bugünkü sözde İslam dünyasının parçası oldular.

Araplardan ve dünyanın diğer milletlerinden ayrı etik ve ahlaki değerleri olan Türkler için gerçek İslam, fıtratlarına uygun bir din olmasına rağmen, tarihi ve güncel birçok sebeple İslamlaşma yerine Araplaşmayla yozlaşmışlardır.

Türklerin diğer milletlerden farklı olduğunu iddia etmeyi hamaset sananlar içinse, bilinen tarihte dünya milletlerinden farklı birkaç temel özelliği hemen belirtmek gerekir. Aslında başka özellikler de sayılabilir ama hemen anlaşılır olması bakımından kısa tutalım.

Türkler;
1- Dinlerin, peygamberlerin ortaya çıktığı Ortadoğu coğrafyası dahil, bütün medeniyetler kendi yaptıkları putlara, güneşe ve değişik şeylere taparken, Türkler bugünkü tek Tanrı inancı neyse aynı şekilde Kök Tengri dininde, tek ve kudretli olan Tanrıya inanıyorlardı ve insanlık tarihinin en eski tek tanrılı dinine sahiplerdir. İlginç ve garip bir şekilde, üstelik bazı Türklerin de iddia ettikleri şekilde, Şamanizm Türklerin dini olmamıştır. Şamanizm, 11. Yüzyılda Yahudi din adamlarının kasıtlı olarak, dünyada ilk tek tanrılı dinin kendilerinin olduğunu iddia etmek için uydurduğu ve Türklere yakıştırdığı bir söylemdir.

2- Dünyanın bütün medeniyetlerinde kölelik sistemi olmasına rağmen Türklerde tarihlerinin hiçbir çağında kölelik sistemi olmamıştır. Kendileri köle olmadıkları gibi başka birilerini de köle yapmamışlardır. Sadece Osmanlı döneminde Araplardan gelen melanet dolaysıyla bir dönem kölelik sistemi olmuştur ama bu bir Türk geleneği olmamıştır.

3- Dünyanın diğer medeniyetlerinde, homoseksüellik ve ensest ilişkiler oldukça yaygın görülmesine rağmen bu ahlaksızlıklar Türk tarihinde yer bulmaz.

4- Diğer büyük medeniyetlerin aksine, Türkler hiçbir zaman emperyalist olmamışlar, sürekli paylaşmışlardır. Gittikleri yeri imar etmeleri bundandır.

5- Diğer medeniyetlerin aksine Türkler hiçbir zaman ırkçılık yapmamış, gittikleri yerlerin halklarıyla karışmış bir ve bütün olmayı tercih etmişlerdir.

Bu konuda sözün özünü medeniyetlerin öyküsünü yazan Will Durant söylemiş.
“Bir medeniyet kendi içerisinden çürümedikçe dışarıdan fethedilmez.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar