İFRAT VE TEFRİT ARASINDA TÜRKİYEM

TV Kanallarını dolaşıyorum, bizden olan veya bizim gibi bir şeyler arıyorum. Maalesef bulamıyorum....

Öyle zalim, öyle usta, öyle organize bir sistem kurulmuş ki, katman katman balık ağı gibi, birinden kurtulsam diğerine yakalanıyorum. Bilemiyorum sadece ben mi rahatsız oluyorum acaba? Belki de sosyoloji, kitle psikolojisi, toplum mühendisliği ve dejenerasyon konusunda ilgim ve eğitimimden dolayı farkındalığım biraz yüksektir ondan rahatsız oluyorum.

Beyinlerin içini savaş alanı seçmişler, kazmalarla, küreklerle, hatta dozerlerle yıkıma, tahribata devam ediyorlar. O kadar da alenen ve gürültülü yapıyorlar ama garip olan kimimiz bundan keyif alıyoruz, kimimiz duymuyoruz bile, kimimizdeyse yıkım işi bitmiş, arsası satılmış, yerine AVM inşaatını bile başlatmışlar.

Dört katmanda gruplamışlar televizyonları ve programlarını (balık ağlarını).

1- Aile Kanalları ve Yerli Diziler; İstisnasız bütün kadınlar kızlar manken gibi güzel, bütün herifler adamlar manken gibi yakışıklı, son model arabalara biniyor, villalarda yaşıyorlar, hepsi şirket veya holding patronu, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, tek dertleri hangi horoz hangi tavuğu gagalayacak veya hangi tavuk hangi horozu ayartacak. Bu gagalama işi ancak bu kadar normalleştirilip beyinlere nakşedilebilirdi.

2- Eğlence programları: Yurt dışından ithal program formatlarıyla karı kocanın birbirine demediğini koymadığı, rezilleştiği, aile yapısının kepazeleştiği sahneler itinayla ve süslenerek sunulurken, özellikle tahribat için kurulmuş ve gençlerin zihinlerini bulandırmak, özentiye tavan yaptırmak, gerçekte olmayan hayali bir dünyayı zihinlere kazımak, beyinleri boşaltmak ve kültürel yozlaşma için milyon dolarlar harcanan abudik gubidik yarışmalar. Özelikle Türkçe dışında şarkı söyleyenler iltifatlar görüp, göklere çıkarılıp, zavallı Türklüğüm ve kültürüm ustaca değersizleştirilir.

3- Haber kanalları: Etki ajanı olarak seçilmiş, kanal kanal dolaşan aydın, siyasetçi veya akademisyen kisveli "jetonlu düdükler", demagoglar, kendilerine önceden verilen konu başlıklarını beyinlere itinayla şırınga ediyorlar. Bu kurgu çakılmasın diye bazen de samimi ve bizim gibi bir adamı 3-5 kişinin arasına alıp dövdürürken en doğru, en haklı ve erdemli fikirlerin bile ne kadar değersiz olduğunu zihinlere nakşediyorlar.

Şu futbol programlarından bahsetmeyeceğim bile, midem bulanıyor.

4- Din kanalları: Onlarca kanaldan her kanal kendi cemaatinin yarattığı Allah ve dini, kaba softa ham yobaz adamlarla beyinlere şırınga ederken, akıl, fikir, mantığı devre dışı edip, hayvanlardan farkımız olan düşünebilme yeteneğini törpüleyip zombiler yaratıyorlar. Güya İslam adı altında, İslam dinine hiç kimsenin veremeyeceği tahribatı verirken, görünmeyen putlar inşa edip insanları onlara tapındırıp, hiçbir şey üretmeden de lüks içinde yaşayan ahlaksız, sömürgen birilerinin servetine servet katıyorlar. Bu şekilde modern çağın Lawrens'leri olarak, yıllardır batının İslam dünyası üzerinde oynadığı oyunun TV ayağı olarak faaliyetlerine devam ediyorlar.

Haaa şehitler, intiharlar, kadın cinayetleri, sefalet, çevre duyarlılığı, eğitim, hukuk, kültür vs. sorunlarımız mı? Onlar haber bültenlerinde 20 saniyelik haber olurlar, hepsi o kadar.

Peki, bunlardan hangisi bizden, hangisi bizim gibi, hangisi bizim kültürümüze bir katkı sağlıyor veya bizi biz gibi hissettirebiliyor? Bir taraf ifratta iken diğer taraf tefritte. Arada kalan bizler gibi çoğunluğun beyni, aklı, canı, kültürü, değerleri ne oluyor dersiniz?

Oynanan oyunun iğrençliğinin, toplum mühendisliği denilen yıkım işinin farkında mıyız? Ve daha da ilginci; bunların en çok da milli ve Müslüman denilen bir iktidar döneminde azıttıklarını, önlerinin açıldığını görebiliyor muyuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Çok Okunanlar